Bu ülkedeki sorunların tek sebebi diye başlamak istiyorum.Tıpkı eli kalem tutan sözde aydın görünümlü yazar çizerlerin hakkın koltuğuna kendilerini oturtup hak benim demeleri gibi…
Öyle ya her gelen giden sürekli muhalefeti eleştirdi, bütün yanlış yönlerini saydı durdu.
Her gelen kendisine batan iğneyi ülkenin tek sorunu saydı. Çok yazıldı çok çizildi. Sorunlar bir bir masaya yatırıldı.
Sorunları sayıp döküp topu boş olan kaleye attılar. Çözüm üretmek de neymiş Efendim. Çözüm ülkemizdeki sözde aydınların işi , biz sadece sorunları söyleriz dercesine…
Biri de çıkıp var olan soruna binaen bir çözüm üretmedi üretemedi. Sözü sözde aydınlara bıraktılar. Ne çare? Ortada aydın yok.
Ülkemizdeki aydınlar kendilerini bile aydınlatmış değiller ki toplumu da aydınlatsınlar!
Evet sanırım bu ülkedeki en büyük sorun , insanımızın sürekli sorunlarla üretip buna binaen bir çözüm üretmemeleri..
Doğada yankılanan ses gibi etrafa olumsuz enerji yayıp tabiattan aynı cevabı almak gibi.. Nereye kadar ?
Bizler sorunlara çözüm üretmiyoruz. Var olan sorunlar üzerinden ya edebiyat yapıyoruz ve yahut vicdan rahatlatıyoruz. Sonra da tereyağından kıl çeker gibi kendimizi sorunların içinden sıyırıp hayatımıza devam ediyoruz.
Ve ülkenin değişmesinden bahsediyoruz.
Gelişmek bir yana dursun , bir kitap bile karıştırmıyoruz. Zamanın çokluğundan mi hiç ölmeyecek avuntusundan mı? belirsiz..
Lakim bizler sorunları keşfettikçe kimse gelip düzeltmeyecek , bunlar biriktirip koca bir dağ olacak.
Sonra da aramızda miras bıraktığımız koca bir dağ olmuş olacak.
Koca bir dağı ise gençlere / geleceğe miras olarak bırakacağız…