“İslam neden köleliği emreder?” safsatası araştırmayan kesim için popüler bir soru haline gelmiştir…
Allah’a Teâlâ Kuranı Kerim de “Ben sizin için en iyi olan dini İslami seçtim” buyurmaktadır.
Bizler Allah’ı görmeden onun varlığına yakinen inandığımız gibi indirdiği hükümlerin de en doğru ve uygun olduğuna, bir hikmet ile olduğuna iman etmek durumundayız. Kur’an’ın köleliği konu alması elbette ki hikmete dairdir.
Biz Kur’an’ın evrensel bir şekilde indiğini iddia ediyoruz. Fakat kuran köleliğin hükümlerini açıklayınca sanki köleliği Allah indirmiş gibi hesap ediyoruz. Oysaki o zamanın kültürel yapısı o şekildeydi ve Kur’an evrensel bir kitap olduğu için o zaman ki yapıya da değinmiştir. Kur’an sadece bulunduğumuz çağı esas alsaydı indiği toplum onu kale almazdı. Sadece onları kapsasaydı biz kale almazdık. O yüzden kuran geçmiş ve gelecek bütün çağlara değindiği için ve Arap yarımadasının da yapısında kölelik olduğu için kuran köleliği esas alan hükümler indirmiştir.
Evet, Allah köleliği kaldırmaya da kadirdi. Fakat o zamanın geçimi zor olduğu için ve kölelik önemli bir geçim kaynağı olduğu için bu yapı tamamı ile sökülüp atılamazdı.
Kaldı ki o zamanın köleleri hallerinden memnundu. Çünkü geçim kaynaklarını o şekilde elde ediyorlardı. Kölelere yapılan zulüm ise çok başka bir konunun başlığı…
Peki, şimdi okları çağımıza döndürelim.
Ya biz? Biz köle değil miyiz?
Modern köleler…
Şirketlerin, kurumların, devletin ve su kapitalist yapının birer kölesi değil miyiz?
Kıymetli Kemal Özer hocamızın da dediği gibi;
“Yenidünya düzeni! Reklam, moda, kredi kartları, facebook’lar, twitter’lar, cep telefonları, ipad’ler, sentetik toksik yiyecekler, güzellik ürünleri ve hatta ‘naylon mürşitler’ ile esir alınan beden ve ruhlar ordusu… Toplumları bir arada tutacak dini, kültürel, geleneksel ve yerel ne varsa tahrif etmeyi ana ilke edinen bir düzen! Allah’ı dışlayıp insanı yapayalnız bırakan modernizm! Şeytanın kurumsallaşmış formu!
Kâinat şeyleştirildiği için, insan da şeyleşti. Girift, kirlenmiş, buhranlı ve şizofrenik bir hayatın içine itildik. İdeoloji ve bilim temelli ‘kurumsallaşmış kötülük bir virüs gibi sarıyor her yanımızı.”
Bizlerde içinde bulunduğumuz maddenin birer kölesi değil miyiz?
Kölelik allandirilip, pullandirilip önümüze sunulması mi?
Peki ya hangi birimiz halinden şikâyetçi…
Aksine o zamanın kölelerinin razı olduğu gibi, bizler de halimizden gayet memnunuz. Bizler de bir şirketin sunmuş olduğu bütün kriterleri para uğruna kabul edecek kadar köleyiz? Dizgini heveslerimizin eline verecek kadar köleyiz?
Hem de modern köleler…
İşten atılınca alınmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olan köleleriz..
Öyle ya Hangimiz daha çok köleyiz? Farkına varmadan mI yapılan kölelik, yoksa bilerek dizlerini başkasının eline veren kölelik mi?
Belki de Bundan asırlar sonra doğacak olan nesil bizim köleliğimizden bahsedecek? !
Allah’a Emanet olun selam ve dua ile Leyla Çeçen….