Frekans, birim zaman içindeki titreşim sayısıdır. Seslerin belirli frekansları vardır. Sağlıklı bir insan kulağının duyabileceği ses frekansı aralığı 20 ile 20.000 Hz arasındadır.
Bu ses aralık referansı bize, evrende bu seslerin altında ve üstünde sesler olduğunu ispat ediyor.
Fakat insan kulağı bu seslere kapalıdır. O halde ‘İnsan bu sesler karşısında aciz midir?’ sorusu gelebilir akıllara…
Hayır, elbette aciz değildir. İnsan, Rabbinin muhatap aldığı, kendisine eşrefi mahlûkat dediği, eşsiz yarattığı, ruhundan üflediği, sohbet ettiği değerli bir varlıktır. Bu nedenle de; Allah, dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı insanın içine bir savunma sistemi yerleştirmiştir.
İnsanın bu seslerin tamamını kulağının duymamasının nedeni, konsantrasyonunun bozulmaması ve zihninde karışıklık oluşturmaması içindir. Ama Yaradan, içerde bunların hepsinden haberdar bir bilinçaltı sistemi kurmuştur. Ve bu sistemi, duygusal tetikleyicilerle bireyi tehlikeli alandan uzaklaştıracak şekilde dürtülerle donatmıştır.
Yani, kulağımız ancak belirli bir frekans aralığındaki sesleri duyabilir. Fakat bilinçaltımız, bu aralığın çok daha ötesindeki sesleri algılar ve hisseder.
Tabii bu sistemin bizim faydamıza yaratılması, kötü niyetli güç odakları tarafından kendi menfaatleri doğrultusunda kullanılmasını engellemiyor.
Bunun üzerinden insanlığa zarar vermek isteyenler farklı tekniklerle bilinçaltımıza, bizden habersiz girerek oradan istedikleri fikri çalıp yerine istedikleri fikri yerleştirmenin bir yolunu bulmuşlardır.
Düşünceleri şudur; madem içerde bireyden habersiz tüm ses ve görüntüleri kaydeden bir sistem var o halde neden istediğimiz fikirleri bireyin ilgi alanlarının içine serpiştirmeyelimdir.
Gerek seslerle gerek görüntülerle her türlü medya iletişim organından adeta bir bilinçaltı işgali başlatmışlardır.
Buna karşılık kendi bilincinin gücünden habersiz güruh, hazır lokma bir kurban gibi bu bilinçaltı işgale tepkisizdir hatta bu durumdan haberdar bile değildir.
Sesle verilen bilinçaltı mesajlara örnek vermek gerekirse, en çarpıcı örneklerden biri
“Amerika, Irak’ı işgal etmeden önce, bir yıl boyunca, Irak radyolarında Kur’an-ı Kerim yayınının altına, çok düşük bir frekansta, kulakla duyulmayan, ancak bilinçaltıyla algılanan gizli bir mesaj yerleştirilmesidir:
“Direnmeniz faydasız, teslim olun”
Hatırlarsanız, Amerika Irak’ı işgal ettiğinde, Irak halkı sokaklarda sevinç naraları atıyor, çılgınlar gibi eğleniyordu. Çok garip gelmişti o zaman bu durum hepimize, artık nedeni anlayabiliyoruz.
“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”
BİLİNEN İLK SESLİ BİLİNÇALTI MESAJ UYGULAMASI
1920’de Amerika’da ‘BBC’ ilk olarak radyoda yayına başladı. Dönemin Katolik Hristiyanları buna şiddetle karşı çıktı. Kilisenin etkisiyle halktan da radyoya büyük bir tepki oluştu. Onun şeytanın sesi olduğuna inanıyorlardı. BBC, bu kötü algıyı değiştirmek için bir plan yaptı. Ve toplumun algısını yönetmek, düşünce sistemini temelden değiştirmek için bilinçaltına mesaj verme tekniğini araştırdı. Bunun için uygulanan yöntem şöyleydi; kulakla duyulan radyo sesleri masumdu, fakat geri planda gerçek amaca yönelik gizli telkinler vardı. Bu telkinler, öndeki seslere sanki incecik bağlarla bağlanmış gibi zayıftı. Yokmuş gibiydi, kulağın duyabileceği frekansın altında seslerdi. Ama bilinçaltı tüm bu kulak frekansının altındaki sesleri algılıyor ve kaydediyordu. İnsan da programlanmış bir robot gibi bu telkinlere uygun hareket ediyordu.
BBC, geri plandaki bu gizli mesajların bilinçaltı tarafından kabul edildiğini biliyordu. İnsanın hatta hayvanların bile her türlü davranışının istenilen yönde değiştirilip kontrol edilmesinin mümkün olduğu bu teknik, bence çağın buluşuydu.
(Kim bilir, belki de tüm medya organları bu amaçla kurulmuştur!)
HAYVANLARDAKİ İLK DENEY
1950’li yıllarda Jose Delgado’nun bir boğa üzerinde yaptığı deneye dünyadan birçok bilim adamı şahitlik etmişti. Bir arena dolusu bilim insanının gözleri önünde Jose Delgado, bir boğayı elindeki kumandayla istediği yönde kontrol etmeyi başarmıştı. Bu deney, hayvanlar üzerinde sesli bilinçaltı mesaj tekniğinin uygulandığı ilk örnekti.
HİÇ Mİ FAYDASI YOK?
Tüm dünyada medya organlarını elinde bulunduran küresel güçler, bu konudaki hâkimiyeti kimseye vermemektedir. Bunun için de medyada bilinçaltı mesaj kullanımını, Türkiye dâhil 45 ülkede yasaklamıştır.( Kendilerinin kullanması hariç elbette!)
Aslına bakarsanız; bu tekniğin insanın faydasına da kullanılması mümkündür. Bu tekniği, zayıflamadan zihin kapasitesinin arttırılmasına, öfke kontrolünden, dil öğretimine kadar birçok alanda insanın faydasına kullanmak mümkündür. İnternette bu konuda telkinler olduğunu göreceksiniz, frekans yükseltme, bilinçaltı olumlama, bilinçaltı kod oluşturma… vs. ama bunların güvenirliğini lütfen sorgulayın. Her zaman iyi niyetli olmayabilirler(!)
Zira ayrıştırılması mümkün olmayan yöntemlerle hazırlanan birçok sesli bilinçaltı telkin, kötü amaçlar doğrultusunda zihninizin kirletilmesine, işgal edilmesine sebep olabilir.
Bu art niyetli bilinçaltı mesaj cennetinde, devletlerin, insanlarının akıllarının çalınmasını engellemek ve tedbir almak için harekete geçmesi gerekmektir.
Bu konudaki bireysel koruma maalesef yeterli olmayacaktır. Bunun ulusal politika haline getirilmesi hatta milli savunma sistemi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Ülkenin ulusal algısını yapılandırmaya ‘Ulusal Algıyı Koruma Kanunu’ çıkararak başlanmalıdır. Ve bu yasanın oluşturulmasında her bilim dalından insan ortak çalışmalıdır. Toplumun her türlü hassasiyeti göz önünde bulundurulmalıdır.
Yoksa daha çok yasa yaparız; çocuğu ailesinden koruyan, kadını kocasından koruyan, şiddete, sapkınlığa, istismara yönelik… (Biri bizim ve sevdiklerimizin aklıyla oynuyor!)
Velhasıl kelam; aklınız, sizi tüm canlılardan ayıran en değerli varlığınız… İtinayla sadece kendiniz kullanınız ve kumanda masasına başkasını oturtmayınız.
Sağlıcakla kalın, Türkolog & Sosyolog Betül ORHAN
Post Views: 16